Yalnızlığın Çukuru | Bölüm 3


Yalnızlığın Çukuru 

 Bölüm 3


Sarışın hostes uyandırdı beni, uçak Londra'ya inmek üzereydi. Canberk'i aradım, konumunu ve ineceğim havaalanına taksi çağırmasını istedim. Londra'ya ilk defa geliyordum, bilmemek taksi çağırmayı normal değil mi?


Londra'ya gelmemin tam 1 haftası geçti. Teyzemi özleyeceğimi düşünmezdim. Candostum Berk, buradaki şeyleri alışmam için çok çaba harcadı. Berk ile birlikte pek çok yeri gezdik ve semtler arası ulaşımlar hakkında az da olsa bilgi sahibi oldum. Berk'in çalıştığı restoranın (artık benim de çalıştığım yer) ücretsiz pansiyonu vardı ve Berk tek yataklı odada kalıyordu. 2 kişilik bir odaya yerleştik ve artık her şeyin güzel olacağına inanıyordum.

Odada eşyalarımı yerleştirdikten sonra balkona çıkıp kendime kahve yaptım ve uzun uzun dışarıya baktım. Antalya'daki evimin balkonunda ki tabloyla şimdiki tablonun dağlar kadar farkı olduğunu düşündüm. İnsan kendi ülkesi gibi yerde olmayı ister, burada gelmemeyi, orada hayallerini yaşamayı, ama... Düşüncelere dalıp gitmeme rağmen kapı sesi geldi. Berk gelmiş olmalı diye düşündüm ve içeri girdi, elinde poşetlerle. Canım arkadaşım, aç olduğumu düşünerek bana yemek hazırlamıştı. Sizin de böyle düşünceli arkadaşlarınız var mı? Yedik ve bolca sohbet ettik. Berk Antalya'dan Londra'ya gelmemi anlattım ve çok güldük. O an, Londra'ya gelmek en iyi şeymiş gibi hissettim ve gerçekten de çok iyi yapmışım.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski